Yeni bir araştırma, çocukluk çağında maruz kalınan istismar ve ihmalin, çocukların DNA’sında ölçülebilir moleküler izler bıraktığını ve bu izlerin yaşam boyu sürecek sağlık sorunları ile sosyal zorluklara katkıda bulunabileceğini ortaya koydu.Çalışmada, 4-5 yaş aralığındaki 36 istismar mağduru çocuk ile 60 sağlıklı akranı karşılaştırıldı. Gelişmiş DNA metilasyon analizi sayesinde, istismara uğrayan çocukların hücresel yaşlanmalarının kronolojik yaşlarına göre belirgin şekilde daha hızlı olduğu belirlendi. HÜCRESEL YAŞLANMA DAHA HIZLIAraştırmacılar, çocuklardan alınan yanak içi örneklerinde "Pediatrik-Bukkal-Epigenetik Saat" adı verilen yeni bir teknik kullandı. Bu analiz, 65 gen üzerinde 94 farklı bölgeyi inceledi ve istismara uğramış çocuklarda hızlanmış bir biyolojik yaşlanma modeli saptandı. Tüm istismara uğramış çocuklar, Çocuk Koruma Hizmetleri tarafından müdahale gerektirecek düzeyde şiddetli istismar ya da ihmal yaşamış ve ailelerinden alınıp bakım merkezlerine yerleştirilmişti. Araştırmaya göre, erken çocuklukta hücresel yaşlanmada görülen bu farklar, ilerleyen yaşlarda erken ergenlik ve gelişimsel sorunlara zemin hazırlayabiliyor. GÖZ İZLEME TEKNOLOJİSİYLE ARAŞTIRILDIAraştırma aynı zamanda çocukların sosyal davranışlarını da göz izleme teknolojisi ile inceledi. Bulgulara göre, istismar mağduru çocuklar yüz yüze etkileşimlerde gözlere belirgin şekilde daha az bakıyor. Bu azalan göz teması, çocukların sosyal bilgiyi işleme biçiminde temel farklılıklar olduğuna işaret ediyor. Göz izleme testlerinde çocukların yüz ifadeleri, insanlar ve geometrik desenlerle etkileşim, biyolojik hareketler ve işaret etme gibi farklı sosyal senaryolardaki bakış desenleri ölçüldü. Farklılık sadece yüz yüze etkileşimde belirgin şekilde ortaya çıktı.Ortaya çıkarılan sonuçlar şu şekilde: İstismar mağduru çocuklar, gözlere ve yüzün diğer bölgelerine sağlıklı akranlarına göre daha az baktı.Azalan göz teması, davranışsal ve duygusal zorluklarla ilişkili bulundu.Birden fazla istismar türüne maruz kalan çocuklarda sosyal ve duygusal sorunlar daha da belirgindi.Hızlanmış yaşlanma ve azalan göz teması, davranışsal zorlukları bağımsız şekilde öngördü.ERKEN MÜDAHALE ÇAĞRISIAraştırmacılar, hızlanmış biyolojik yaşlanma ve sosyal davranıştaki bu değişikliklerin birbirinden bağımsız etkiler yarattığını, yani tek bir nedene bağlı olmadığını vurguluyor. Çalışmayı yürüten yüksek lisans öğrencisi Keiko Ochiai, “Araştırmamız çocuk istismarının bir çocuğun hem biyolojisinde hem de sosyal gelişiminde görünmez ama ölçülebilir izler bıraktığını güçlü şekilde gösteriyor. Bu erken uyarı işaretlerini tespit ederek daha hedefli destekler sunabiliriz” dedi.Araştırmacılar ayrıca, bu bulguların uzun vadede yetişkinlikteki kronik hastalıklar ve erken ölüm gibi risklerle de ilişkili olabileceğine dikkat çekiyor.