Akıllı Telefonlarda Devrim Diye Sunulan Ama Tutmayan 7 Teknoloji

Wait 5 sec.

Teknoloji dünyası, özellikle de akıllı telefon pazarı acımasız bir yer. Her yıl yüzlerce yeni fikir, "piyasayı değiştirecek" etiketiyle sahneye çıkar. Ancak bu yazıyı okuduğunuz telefondan da anlayabileceğiniz üzere telefonların tasarımı, son birkaç yıldır neredeyse hiç değişmedi: Düz bir ekran, arkada kameralar, yan panellere yerleştirilmiş birkaç buton.Peki ama neden? Çünkü bu "standart" tasarıma gelene kadar üreticiler çok fazla "deneysel" işe imza attı. Bazıları gerçekten yenilikçiydi ancak ya zamanının ötesindeydi ya da kullanıcı alışkanlıklarına tamamen tersti. Gelin o büyük umutlarla sunulan ama şimdi adını bile hatırlamadığımız telefon teknolojileri nelerdi birlikte bakalım.Telefonların "teknoloji mezarlığına" dönen özellikleriModüler telefonlar: Tutkulu bir fikrin hazin sonu (LG G5, Project Ara)Hatırlayanlar vardır, Google'ın Project Ara'sı ve LG G5'in "Friends" adını verdiği modül sistemi, teknoloji dünyasında büyük heyecan yaratmıştı. Fikir basitti: Telefonunuzu bir "Lego" gibi düşünün; kamerası eskiyince sadece kamera modülünü, pili zayıflayınca sadece pili değiştirin.Peki neden tutmadı? Çünkü kullanıcılar, telefonu kişiselleştirmeyi sevse de temel donanımlarla oynamak istemedi. Yapılan kullanıcı araştırmaları, çoğu kullanıcının işlemci veya kamera gibi çekirdek fonksiyonları "modüler" olarak istemediğini, bunların "sadece çalışmasını" beklediğini ortaya koydu. Üstüne bir de ekstra modüllerin maliyeti, telefonları kabalaştırması ve üretim sürecinin karmaşıklığı eklenince, bu güzel rüya başlamadan bitti.Gözlüksüz 3D ekranlar: Baş ağrısından fazlası olamadı (HTC Evo 3D)2011-2012 yıllarında 3D televizyon çılgınlığı varken, üreticiler bunu "gözlüksüz" olarak telefonlara sığdırmaya çalıştı. HTC Evo 3D ve LG Optimus 3D bu akımın öncülerindendi. Telefonun arkasındaki çift kamera ile 3D fotoğraf ve video çekebiliyordunuz.Başarısızlığın nedeni ise çok netti: İçerik yokluğu ve kötü deneyim. Çektiğiniz 3D fotoğrafı sadece kendi telefonunuzda (ya da aynı model telefona sahip bir arkadaşınızda) görebiliyordunuz. Ekranın "paralaks" efekti kısıtlı bir bakış açısı sunuyordu ve birçok kullanıcı için bu deneyim, baş dönmesi ve baş ağrısından başka bir şey vadetmiyordu.Pop-up Kameralar: Tam ekranın bedeli dayanıksızlık oldu"Çentik" ve "delikli ekran" tasarımlarından sıkılan kullanıcılar için pop-up kameralar gerçek bir tam ekran deneyimi sunuyordu. Telefonun içinden motorlu bir mekanizma ile çıkan ön kamera hem havalıydı hem de gizliliğe önem verenler için bir avantajdı. Çünkü kullanıcı, pop-up mekanizması sayesinde selfie kamerayı fiziksel olarak gizlemiş oluyordu.Ancak hareketli her parçanın bir ömrü vardır. Bu mekanik yapı, telefonun en büyük düşmanları olan su ve toza karşı ciddi bir dayanıksızlık yaratıyordu. Ayrıca düşme anında kameranın hasar alma riski çok yüksekti. Üreticiler bu mekanizmaların dayanıklılığı ve artan maliyeti yüzünden, ekran altı kamera gibi daha kalıcı (ama henüz tam olgunlaşmamış) çözümlere yöneldi.Basınca duyarlı ekranlar (3D Touch): Kullanıldığını kimse fark etmediApple'ın iPhone 6S ile tanıttığı 3D Touch, ekrana ne kadar sert bastığınızı algılayarak farklı menüler açan bir teknolojiydi. Kağıt üzerinde, bir uygulamaya sert basıp kısayollara ulaşmak mantıklıydı.Sorun şuydu: Çoğu kullanıcı bu özelliğin varlığından bile haberdar olmadı. Hangi uygulamanın desteklediğini, ne kadar sert basmak gerektiğini öğrenmek bir alışkanlık haline gelmedi. Apple, "uzun basma" (Haptic Touch) ile bu işlevi yazılımsal olarak çözebildiğini fark edince, bu maliyetli donanımdan sessizce vazgeçti.Özel sosyal medya tuşları (HTC ChaCha)QWERTY klavyeli telefonların son demlerinde HTC, "Facebook telefonu" olarak da bilinen ChaCha modelini piyasaya sürdü. Telefonun en belirgin özelliği, klavyenin altında yer alan ve anında paylaşım yapmanızı sağlayan özel bir Facebook tuşuydu.Bu denemenin neden tutmadığını tahmin etmek zor değil. Kullanıcıları tek bir sosyal medya platformuna kilitlemek, hızla değişen dijital dünyada mantıklı bir hamle değildi. Zaten yazılımla saniyeler içinde yapılabilen bir işlem için donanımsal bir tuş eklemek, gereksiz bir maliyet ve tasarım kısıtlamasıydı.Holografik ekranlar ve 4 yönlü kameralar (Amazon Fire Phone)Amazon'un akıllı telefon pazarına büyük umutlarla girdiği Fire Phone, belki de bu listenin en "garip" denemelerinden birine sahipti. Telefonun dört köşesine yerleştirilen kızılötesi kameralar, sürekli yüzünüzü takip ederek ekranda "dinamik perspektif" adını verdikleri 3 boyutlu bir arayüz illüzyonu yaratıyordu.Bu özellik, kullananların "Vay be!" dediği ama 5 dakika sonra kapattığı bir özellik olmaktan öteye gidemedi. Hem pil tüketimini ciddi şekilde artırıyordu hem de bu teknolojiyi destekleyen uygulama sayısı neredeyse sıfırdı. Telefon, Amazon'un en büyük donanım fiyaskolarından biri olarak tarihe geçti.Dahili projektörler (Samsung Galaxy Beam)Fikri düşününce harika: Telefonunuzu cebinizden çıkarıyorsunuz ve duvara 50 inçlik bir görüntü yansıtıyorsunuz. Samsung, Galaxy Beam serisiyle tam olarak bunu denedi.Pratikte ise durum farklıydı. Bu minik projektörün ışık gücü (lümen) o kadar düşüktü ki, görüntüyü görebilmek için zifiri karanlık bir oda gerekiyordu. Düşük çözünürlük, aşırı pil tüketimi ve projektör modülü yüzünden telefonun normalden çok daha kalın olması, bu özelliğin "ilginç bir deneme" olarak kalmasına neden oldu.Akıllı telefon tarihi "dikiş tutturamayan" parlak fikirlerle dolu. Bu teknolojilerin bazıları (ekran altı kamera gibi) belki de ileride gelişerek standart hale gelecek ancak çoğu, teknoloji mezarlığındaki yerini çoktan aldı. Üreticilerin bu denemeleri yapması ise aslında biz kullanıcılar için iyi bir şey; çünkü en iyiye ancak bu "başarısız" denemeler sayesinde ulaşılabiliyor.Peki sizce bu listedeki en gereksiz ya da "keşke tutsaydı" dediğiniz özellik hangisi? Unuttuğumuz başka teknolojiler varsa yorumlarda buluşalım!